EDEBİYAT AKIMLARI
Sanatta (edebiyat, resim, heykel, musiki...) belirli bir görüş, duyuş ve anlayış sistemine 'akım' denir. Edebiyatta buna ekol, çığır, okul, meslek adları da verilmektedir. Her edebiyat akımı, bir öncekini yadsıyarak şekillenir. Çünkü her yeni düşünce, eski düşüncenin diri yanlarından filizlenirken eskimiş yanlarını da yadsıyacaktır.
Edebiyat akımı dediğimiz zaman, yepyeni bir düşünce yepyeni bir fikir ortaya atmak aklımıza gelir. Bunu hayatın yeni bir felsefesi olarak da düşünebiliriz. Edebiyat akımları bir anlamda bilim, felsefe, teknikteki gelişmelerin edebiyata yansıması, büyük ve köklü değişimlerin sanattaki izdüşümüdür.
BAŞLICA EDEBİYAT AKIMLARI:
1) Hümanizm
2) Sembolizm (simgecilik)
3) Fütürizm (gelecekçilik)
4) Klasisizm
5) Sürrealizm ( gerçeküstücülük)
6) Dadaizm
7) Romantizm
Egzistansiyalizm (varoluşçuluk)
9) Letrizm (harfçilik)
10) Realizm (gerçekçilik)
11) Empresyonizm
12) Ünanizm ( tek ruhçuluk)
13) Naturalizm ( doğalcılık)
14) Ekspresyonizm
15) Parnasizm
16) Kübizm
HÜMANİZM: (14. Yüzyıl)
Eski çağ dillerine ve edebiyatlarına ön planda yer ayıran ve insana, insan yaşa.mina en yüksek anlamını, en yetkin saygınlığını kazandırma amacı taşıyan öğretidir. Edebiyatta uyanış yeniden doğuş anla.mina gelir. Önce İtalya'da görüldü. Eski Yunan ve Latin edebiyatlarına duyulan hayranlık, orta çağda kilise ve devlet baskısına tepki, matbaanın icadı gibi nedenlerle oluştu. Sanatçılar eski filozof ve sanatçıların düşünce ve biçemlerini ( üslup) taklit ettiler. Değişmeyen temel insanı işlediler.
Ünlü hümanistler: Dante (İlahi Komedya), Montaigne (Denemeler), Boccacio (Dacameron : On Gün Hikayeleri),
Petrarca, Rabelais ( Gargantua), Ronsart, Erasmus ( Deliliğe Övgü), Thomas More ( Ütopia) ve William Shakespeare'dir.
Örnek: TANRISAL KOMEDİ
Tanrısal Komedi; dünya edebiyatının en tanınmış, en büyük eserlerindendir. Üç bölüme ayrılır: Cehennem, Araf, Cennet; 14233 dizelik bu eser boyunca Dante " insan" ın, Vergilus " akıl" ın, Beatrice " iman" ın sembolü olarak görülür.Dante'nin öbür dünyaya yaptığı yedi günlük hayali gezinin şiirleşen anıtıdır. "Terzarima" nazım biçimi ile üçlü bentlerle yazılmıştır. Eser ilk dizelerden son dizelere kadar telmihlerle, alegorilerle örülüdür.
" Cehenneme Giriş"
Dert şehrine benden girilir
Bitmeyen azap içine benden girilir,
Lanetliler arasına benden girilir.
KLASİSİZM: (XVII.yy.)
Klasisizmin düşünce temelini Descartes'in "akılcılık" ( Rasyonalizm) felsefesi oluşturur."Düşünüyorum, öyleyse varım." Diyen Descartes'in bu felsefesine göre, gerçek ve doğru ancak akıl yoluyla bulunabilir. Duygular ( aşk, kin, seviç, keder..) yanıltıcıdır, bunlar mutlaka aklın denetiminde olmalıdır.
Klasisizmin en çok etkilediği sanat dalı,tiyatro olmuştur.Özellikle eski Yunan'dan beri geleneği süren trajedi türünün ilginç örneklerini Racine ve Corneille verirken,Moliere"modern" yaşamı işleyen komedyalarıyla "tarih ve antik beğeni yerine çağını yansıtma gayreti içindedir."
Buna karşılık epik ve lirik şiir,hiçbir etkinlik göstermez.
Özellikleri:1)Akıl,irade ve sağduyuya önem verirler;onlara göre duygu ve coşku aldatıcıdır.
2)Klasiklere göre "doğa",insanın değişmeyen iç dünyası demektir.İnsanın duygu ve düşüncelerinin hiç değişmeyen yanları bulunduğuna inanılmış;insandaki evrensel özellikler incelenmiştir.
3)Günlük ve gelip geçici olan konuları değil,kalıcı olan konuları işlemişlerdir.Bu nedenle eski Yunan ve Latin
edebiyatlarını örnek almışlardır.
4)İdeal ve mükemmel insanı (aklını ve iradesini kullanabileni)konu alarak işlemişler,değişmez tipler yaratmışlardır.
5)Tiyatroda üç birlik kuralına(yer,zaman,olay birliğine)yer vermişlerdir.
6)Yapıtlarda,hasta ve sakat insanlara yer verilmemiş,insan dışındaki her şey (kostüm,dekor,doğa görünümü...)
ihmal edilmiştir.
7)Ahlaki amaç güdülmüş,erdeme her şeyin üstünde değer verilmiştir.
8)Klasiklere göre konudan çok,konunun kusursuz bir dil ve anlatımla ortaya konulması asıldır.Kullanılan
dil kabalıktan,bayağılıklardan arınmış,seçkin bir dil olmalıdır.
9)Tiyatro eserlerine daha çok önem verilmiş,roman üzerinde pek durulmamıştır.
10)Sanatçılar,yapıtlarında kişiliklerini saklamışlar;bu nedenle yapıtlarda sanatçının duygu ve düşünceleri
ön plana çıkmamıştır.
11)Klasikler"Sanat sanat içindir"anlayışıyla eserler vermişlerdir.
12)Konuya değil,konunun işlenişine önem verildiği için aynı konu başka sanatçılarca da ele alınmıştır.
Başlıca sanatçıları:
Tragedyada Racine,Corneille; komedyada Moliere; manzum,mektup ve manzum yergideBoileau; fablde La
Fontaine; felsefede Descartes,Pascal; özdeyişteRochefoncault; portrede La Bruyere; dinsel söylevde Bossuet;
anıda Saint-Simon;romanda Mme De La Fayette(Prenses de Cleves),Fenelon(Telemak)
Türk Edebiyatındaki Etkisi:
Türk edebiyatında Klasisizmin etkisini belirli olarak göremeyiz.Ancak,Şinasi'nin "Şair Evlenmesi"nde üç birlik
kuralını uygulaması ve La Fontaine'den yaptığı çeviriler; Ahmet Vefik Paşa'nın Moliere'den yaptığı çeviri ve
uyarlamalar;Yusuf Kamil Paşa'nım Telemak çevirisi,Klasisizmin Türk edebiyatındaki etkisini göstermektedir.
ROMANTİZM(ÇOŞUMCULUK)(XVIII.yy.)
Aydınlanma çağı dediğimiz18.yy belirleyici öz.feodal monarşik düzen yapısını değiştitmek;özgürlüğü,
kardeşliği,eşitliği egemen kılmaktır.Nitekim yüzyılın sonlarına doğru gerçekleşen Fransız İhtilali bu ana-
düşünceden beslenir.Bu ihtilal,sanat ve edebiyatı da derinden etkiler.Edebiyat ve sanat alanında daha önceki
akıma,klasisizme tepki başlar.Düzen,uyum,denge,akılcılık,idealleştirme gibi ilkeler reddedilir.
Sanatçı kentlerden,süslü salonlardan kaça;özgürlüğü doğada,kendi iç dünyasında arar.Seçkin sınıfların klasik
ölçülerini,onların saptadığı tüm kuralları bir yana atar.İnsanı toplumsal çevresiyle birlikte algılamaya çalışır.
Romantizmin düşünsel alanda en önemli habercisi Fransız filazof ve yazarı Roussea'dur.
Romantizm ilkin İlgitere'de W.Wordswort ve S.Taylor Coleridge'in birlikte yayımladıkları lirik baladlar
ile başlar.Almanya'da Geothe,Sehiller ile en güzel örneklerini veren romantizmin19. yüzyılın başlarında
Victor Hugo'nun "Cromwell"önsözü ile kuralları saptanır.Daha sonra da Chateaubriand,Lamartin,A.de Musset ile bütün Avrupa'ya yayılır.
Özellikleri:
1)Klasiklerin akla önem vermesine karşılık romantikler hayal ve duyguya önem vermişlerdir. Dehanın akılda olduğuna
inanan klasiklere karşı A.de Musset "Yüreğine vur, oradadır deha" diyerek duyguyu savunur.
2) Sanatçılar, yapıtlarında kişiliklerini gizlememişler; kendi duygu ve düşüncelerini, izlenimlerini anlatmışlardır. Romantikler,
doğayı betimlemiş; onon derinliğindeki anlamı sezmeye çalışmışlardır.
3) Romantikler gülünç, kaba, çirkin insanı da anlatmaya, kural dışı nesnelere de değer vermeye başlamışlardır. Önemli
olan ideal insan tipi değil, çağdaş insan tipidir. Ulusal değerler de bu akımla önem kazanır.
4) Hristiyanlığa, baskı ve kurallar sistemi olarak bakmamışlar; onu ahlaki telkin aracı olarak saymışlardır.
5) İnsanların içinde bulunduğu çevreler, sadece dekor olarak anlatılmış ve insanın eğitimi yerine toplumun eğitimi
amaçlanmıştır.
6) Dil, seçkinlik kaygısı güdülmeksizin, kullanılır. Yazar, anlatacakları için sözcük seçme kaygısı taşımaz.
7) Romantikler, tiyatroda üç birlik kuralını yıkmışlar, dram türüne önem vermişlerdir.
Tip değil karakter esas alınmıştır.
9) Sanatçılar, ortaçağ ve Rönesans dönemi ile ilgili konulara ve ulusal tarihe ilgi duymuşlardır.
10) Klasisizmde ihmal edilen doğaya karşı büyük bir sevgi gösterilir, doğa görünümlerinin, uzak ülkelerin, yerli ve
yabancı törelerin betimlenmesine geniş yer verilir.
Bu ilkelerin uygulanmasıyla lirik ve epik şiir, roman, deneme, gezi, eleştiri, tarih türleri çok gelişmiştir. Tiyatroda
trajedi yerine dram türüne bırakmıştır.
Romantizmin temsilcileri:
Fransa: Jean Jacques Rousseau, Chateaubriand, Mme de Stael, A. de Musset, Lamartine, Victor Hugo, Goerge Sand...
İngiltere: Byron, W. Wordswort.
Almanya: Geothe, Sechiller:
İtalya: Manzoni, Silvio Pellico, Leopardi.
Türk edebiyatında: Şemsettin Sami, Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi
REALİZM(GERÇEKÇİLİK)
Realizm,yani gerçekçilik,tabiatı olduğu gibi,görünüşte sanıldığı gibi çirkinlikleri ve bayağılıklarıyla anlatmaya
çalışan bir sanat akımıdır.Realizm XIX.yüzyılın ilk yarısında,romantizme tepki olarak doğmuştur.
Gerçeği ve doğayı değiştirmeden,olduğu gibi yansıtmayı amaçlayan bu edebiyat ve sanat akımı,pozitivizmin
(olguculuk-Auguste Comte)gelişimine koşut olarak ortaya çıkar.Bilimin gelişmesi,determinist(gerekirci) görüşler
gerçekliği hazırlar;deney,gözlem,nesnellik gibi yöntemsel ilkeler de gerçekçilerin ana ilkesi olur.
Fransız romancıları Honore de Balzac ve Stendhal romantizmin egemen olduğu yıllarda yaşamalarına karşın gerçekçiliğin öncüleri ve kurucuları arasında yer alırlar.Balzac;Eugenie Grandet,Goriot Baba,Vadideki Zambak gibi romanlarında dönemine eleştirel ayna tutar.önemini ve içinde yaşadığı toplumu bir tarihçi tutumuyla inceler.
Stendhal de"Bir roman,yol boyunca gezdirilen bir ayna demektir." düşüncesinden yola çıkarak döneminin çeliş-
kilerini,insan ve toplum ilişkilerini yalın bir biçimde anlatır.
Gerçekçilik akımını onaylattıran yazar ise Gustave Flaubert'tir.Yapıtlarında kişiliğini gizler,kahramanların
duygu ve düşüncelerini gözlemci bir gerçekçilikle çözümler.Balzac ve Stendhal'den ayrı bir tutumla"toplum
anatomisini çizme" yerine,toplumsal yapının etkisiyle oluşan insanlık durumlarına eğilir."Madam Bovary",
bunun en güzel örneğidir.
Akımın özellikler:
1.Sanatçı, anlattıklarında gözleme ve belgeye dayanmalıdır;insan,içinde bulunduğu çevrenin özellikleriyle
tanıtılmalıdır.
2.Sanatçı tarafsız olmalı,kendi duygu ve düşüncelerini gizlemelidir.
3.Sanatçılar,insanı ve toplumu "iyi-kötü,güzel-çirkin"demeden olduğu gibi yansıtmak zorundadır.(klasikler,
olması gerektiği gibi;romantikler,kendi istedikleri gibi,anlatırlar.)
4.Kişiler,toplumsal düzeylerine göre konuşturulmuştur.
5.Sanatçının eğitme amacı yoktur;o,gerçekleri olduğu gibi anlatan bir gözlemcidir.
6.Realistler,toplum ve gerçeklerini ele almalarına karşın,sanatı ve edebiyatı bir mücadele aracı olarak
görmemişlerdir.
7.Realist edebiyatta tiyatro,özellikle de roman türleri çok gelişmiştir.
8.Dil,zorlama bir dil değildir.Anlatım,sağlam kurgulu,açık ve anlaşılırdır.
9.İnsanın doğal ve toplumsal gelişmesinde çevrenin etkisi göz önünde tutularak çevre betimlemelerine özen gösterilir. Romantizmde olduğu gibi doğa betimlemeleri süs değildir;kişinin iç dünyasını yansıtır.Betimleme için betimleme yapılmaz.Betimlemeler,sanatçının gözüyle değil,yapıttaki kişilerin gözüyle yapılır
Ünlü Realistler:
Fransız edebiyatı:Honore de Balzac( Goriot Baba,Vadideki Zambak) ,Stendhal(Kırmızı ve Siyah,Parma Manastırı)
Gustave Flaubert(Madam Bovary,Salambo),Guy de Maupassant -Fr.ünlü hikayecisidir.Natüralizmde de tanındı.
Alphonse Daudet (Değirmenimden Mektuplar)
İngiliz edebiyatı:Charles Dickens(Oliver Twist,Antika Dükkanı,David Copperfield)
Rus edebiyatı:N.Gogol(Bir Delinin Hatıra Defteri,Müfettiş,Ölü Canlar) ,İ.Turgenyev(Babalar ve oğullar,Taşralı
Kadın,Fırtınadan Önce) ,F.Dostoyevski(Suç ve Ceza,Karamazov Kardeşler,Budala,Kumarbaz)
L.Tolstoy: (Savaş ve Barış,Anna Karenina,Diriliş,Hacı Murat) ;A.Çehov(Martı,Üç Kız Kardeş,Vanya Dayı,
Vişne Bahçesi ve 4.cilt öykü) ,Maksim Gorki: (Ana, Çocukluğum,Ekmeğimi Kazanırken...)
Amerikan edebiyatı:J.London(Vahşetin Çağrısı,Demir Ökçe),E.Hemingway(Silahlara Veda,Çanlar Kimin İçin
Çalıyor,İhtiyar Adam ve Deniz),J.Steinbeck: (Fareler ve İnsanlar,Gazap Üzümleri,Bitmeyen Kavga)
Türk Edebiyatında Gerçekçilik:
Türk edebiyatı,Batılı anlamda gerçekçilik akımını Tanzimat döneminde tanır.Samipaşazade Sezai,esirlik ve
insan ticareti üzerine yazdığı "Sergüzeşt"(1889)romanında,romantizmden tümüyle sıyrılamamış olmasına
karşın gerçek gözlemlerden yararlanır,kişilerin davranışlarını ve iç dünyalarını oldukça gerçekçi bir
şekilde verir.Recaizade Mahmut Ekrem,Araba Sevdası adlı romanında Batılılaşmayı günlük yaşamın
akışına uyarlayamayan züppe bir tipi(Bihruz Bey),gerçekçi gözlemlere dayanarak anlatır.
Tanzimat edebiyatının ikinci döneminde başlayan realist etkilenme Servet-i Fünun'da Mehmet Rauf,H.Ziya
Uşaklıgil ve Hüseyin Cahit'te görülür.Bağımsız yazarlardan Hüseyin Rahmi ve Ahmet Rasim de bu yönde
yaoıtlar kaleme almışlardır.
Türk edebiyatının realist kabul edilen öteki yazarlar şunlardır:Yakup Kadri,Refik Halit,Reşat Nuri,Halide
Edip,Ebubekir Hazım,Ömer Seyfettin,Sabahattin Ali,Memduh Şevket,Halikarnas Balıkçısı,Orhan Kemal,
Kemal Tahir,Yaşar Kemal,Fakir Baykurt....