İslamiyetten Sonraki Türk Edebiyatı
A. Anadolu Dışında Verilen İlk Ürünler
Kutadgu Bilig: Yusuf Has Hacip tarafından yazılmıştır. Eserin adı “Mutluluk Veren Bilgi” anlamına gelir. Didaktik bir eserdir. Eserde aruz ölçüsü kullanılmıştır.
Divan ü Lügati’t Türk: Kaşgarlı Mahmut tarafından 11. Yüzyılda yazılmış bir sözlüktür. Türkçe sözcüklerin Arapça karşılığı açıklanmıştır.
Atatbetü’l Hakayık: 12. Yüzyılda Edip Ahmet Yükneki tarafından Hakaniye lehçesiyle yazılmıştır. Gerçeklerin Eşiği anlamına gelir.
Divan-ı Hikmet: Ahmet Yesevi tarafından yazılmıştır. Bu yapıtın, Anadolu’daki tasavvufi halk edebiyatına etkisi çok büyüktür.
Muhakemetü’l Lügateyn: 15. Yüzyılda Ali Şir Nevai Türkçenin zenginliğini kanıtlamak amacıyla yazılmıştır.
Şeçere-i Türki: Ebulgazi Bahadır Han’ın dokuz bölümde Türk tarihini anlattığı bir kitaptır.
B. Anadolu’da Gelişen Türk Edebiyatı
Halk Edebiyatı: Halk edebiyatında düzyazıdan çok şiir görülür. Halk edebiyatı sözlü edebiyattır. Şiirler saz eşliğinde doğaçlamayla (o anda) söylenir. Şiirler işlenen konulara göre, güzelleme, koçaklama, taşlama; biçimlerine göre koşma, mani, semai, türkü gibi adlar alırlar. Dil, halkın konuştuğu Türkçedir.
Aşık Edebiyatı: Sanatçısı bilinen, din dışı konuların işlendiği edebiyattır. Aşık edebiyatının temsilcileri: 16. Yüzyılda Köroğlu, 17. Yüzyılda Karacaoğlan, Ercişli Emrah, 18. Yüzyılda Gevheri, 19. Yüzyılda Dadaloğlu, Erzurumlu Emrah, 20. Yüzyılda Aşık Veysel.
Tekke Edebiyatı: Sanatçısı bilinen, Tanrı, insan, evren konusunu tasavvufi bakışla irdeleyen edebiyattır. Kurucusu 12. Yüzyılda yaşayan Ahmet Yesevi’dir. Yunus Emre, Hacı bektaş Veli, Kaygusuz Abdal, Pir Sultan Abdal tekke edebiyatının temsilcilerindendir.
Ortak Edebiyat: Yaratıcısı bilinmeyen, ağızdan ağıza yayılan ürünlerin oluşturduğu bir edebiyattır. Ortak edebiyatın ürünleri, halk masalları, halk hikayeleri (Dede Korkut Hikayeleri), efsaneler, mani, türkü, ağıt, bilmece, atasözü, fıkralar ve ninnilerdir.
Divan Edebiyatı: Türklerin Arap-Fars etkisiyle oluşturdukları edebiyattır. Divan edebiyatında dil Arapça ve Farsçanın etkisiyle oldukça ağırlaşmıştır. Şiirler aruz ölçüsü ile yazılmıştır. Arap ve Fars edebiyatından alınan şiir biçimleri kullanılmıştır.